Tarih: 1922.
Yer: Bursa.
Mustafa Kemal, kendisini karşılamaya gelen çocuklara şöyle seslenir:
“Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız. Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim, kıymetli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şeyler bekliyoruz…”
Tarih: 23 Nisan 2013
Yer: TBMM Genel Kurul Salonu.
Çözüm süreci (!) denen bilinmezin başlangıcından bu yana siyasi parti liderleri ilk kez TBMM Genel Kurulu’nda yapılan “özel oturumda” bir araya geliyorlar.
2007 yılından bu yana TBMM Başkanı’nın verdiği resepsiyonları BDP’nin “teröre yardım ettiği”gerekçesiyle “protesto” eden Türk Silahlı Kuvvetleri’nin “komuta kademesi” ilk kez katılıyor.
Gerçi geçtiğimiz yıl da katılmışlardı ancak o zaman da “protesto” eden BDP’liler salonda yoktu…
Anımsamakta ve yinelemekte yarar var.
2013 yılının 23 Nisan günü itibarıyla Türk Silahlı Kuvvetleri’nde bulunan “general” kadrolarının yüzde onundan fazlası tutuklu.
Denizcisi, karacısı, havacısı, jandarması demir parmaklıkların arkasında “özgür” kalacağı günlerin düşünü kuruyor.
Kendileri hakkında verilen kararın “ağırlığına” rağmen direniyorlar.
Peki, ne oldu da birden bire protestolar “yumuşamaya” dönüştü?
Ne oldu da birdenbire Türk Silahlı Kuvvetleri’nin onca mensubu zindanda “gün sayarken”komuta kademesi “barış çubuğu” yakmaya karar verdi.
Bir örnekle “nedenleri” anlatmaya çalışayım sizlere…
Dünyada sosyal medyayı kullanmayan neredeyse kalmadı.
Kimi ülkelerde “turuncu devrimler” bile sosyal medya üzerinde örgütlendi.
Dünya sosyal medyayı bu kadar “kullanırken” Türkiye geri kalır mı?
Hayır…
İnsanlar bir yandan “düşüncelerini” sosyal medya ile yaymaya çalışırken, kimi zaman da bir tehdit ve baskı aracı olarak kullanılmaya başlandı.
Gizlice alınmış sesler, görüntüler, dedikodular hep sosyal medya yoluyla dağıtıldı.
Tehditler, sindirmeler ya da susturmalar yine sosyal medya yoluyla sağlandı.
Hiç aklımıza gelmezdi ama maalesef Türk Silahlı Kuvvetleri de uzunca bir süredir sosyal medya kullanılarak “baskı” altına alınmaya çalışılıyor.
Üstelik “yasa dışı” bu çalışmalar kimi iddianamelerde çarşaf çarşaf yer alıyor.
Peki, kim yapıyor, nasıl yapıyor, kimler sessiz kalıp bu “çetelere” olanak sağlıyor?
Kimler yasadışı bu uygulamalarla “diz çöktürüp” barış çubuğu yaktırıyor?
İçinizde bilenler vardır, ben bilmeyenlere anlatmış olayım.
Sosyal medyada “uzun süredir” dikkatimi çeken “iki” oluşum var.
Bunlardan bir “gata_kulis”, ikincisi ise “tsk_kulis” isimlerini kullanarak yayın yapıyor.
Meraklıları arayıp bulabilir, her iki “çete” de özel hayat, yasa, yönetmelik, kural, ahlak falan dinlemeden “diz çöktürmek” istediği kim varsa “aleyhine” yazıyor.
Dilin kemiği yok.
“Falanca şurada şu kadınla birlikte, filanca şurada yolsuzluk yapıyor, berikisi orada şununla geziyor…”türü her türlü “belden aşağı” vuruş serbest…
Devletin tek bir “kuruluşundan” tık yok…
Adresleri belli olmayan elektronik postalarla yapılan “ihbarlarla” onca insan içeri tıkılıyor, bilmem nerede sabahın köründe ya da gece yarısı yapılan “baskınlarda”hard-diskler bulunuyor, çuval çuval belgeler çıkıyor,
Ama gelin görün ki, bütün bunların “kaynağını” kimse merak edip araştırmıyor, bulmuyor.
Kimse bu “fitne yuvaları” nerededir, kim çalıştırır, kim yazar bakmıyor.
Mesele “diz çöktürmek” olunca her yol mubah oluyor.
Peki, sorun her geçen gün büyüdükçe “ne oluyor, neden oluyor” diye soran olmuyor mu?
Elbette oluyor.
Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Umut Oran “14 Aralık 2012” tarihinde Milli Savunma Bakanı’nın yanıtlaması istemi ile TBMM Başkanlığı’na “yazılı” soru önergesi veriyor.
Diyor ki CHP’li Umut Oran:
1. @bulutalti ve bulutalti@hotmail.com, @dzkk_merkez, superdenizciler@gmail.com, @hangarinsesi ve hangarinsesi@hotmail.com, @tsk_kulis ve tsk_kulis@gmail.com, @gata_kulis vetskkulis@gmail.com twitter ve e-posta adresleri kimlere aittir?
2. Bu adreslerde yayınlanan Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları hakkındaki iddialar tarafınızca araştırılıyor mu? Bu iddialar herhangi bir TSK mensubu hakkındaki idari/adli işleme dayanak oluşturdu mu?
3. Bu adreslerin kapatılması için girişimde bulundunuz mu sonucu ne oldu?
Ne oluyor dersiniz?
Evet, maalesef ama maalesef “kocaman” bir sessizlik.
Bırakın izliyoruz, bakıyoruz, suç duyurusunda bulunuyoruz demeyi, CHP’li Oran’ın sorularına “yanıt bile” vermiyorlar.
İnanmayan TBMM’nin internet sitesine girsin, Umut Oran’ın sayfasında “yazılı soru önergeleri”kısmına baksın.
Aynen şu yazıyor:
“Süresi içinde yanıtlanmadığından gelen kâğıtlarda yayınlandı…”
Tarih 23 Nisan 2013.
Kendisi hakkında yayınlanan onca “yalan” konusunda sesini çıkarmayan TSK, BDP ile “barış”çubuğu yakıyor ve biz de şaşırıyoruz.
Mustafa Kemal’in 1922’de Bursa’da “Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz” diye seslendiği çocuklar o zaman yeni doğmuş olsalardı şimdi 90’lı yaşlarda olacaktı.
Yani büyük bir bölümü “aramızda” değil…
İyi ki Paşa’yı dinlemişler, ama bu günleri görmemişler.
Görselerdi muhtemelen “kahırdan” ölürlerdi…
NOT: Yukarındaki sosyal medya adreslerinde yayınlananlar için meraklısına bilgi: Sakın ola yazılanları “kopyalayıp” bilgisayarınızda bir yerlere kaydetmeyin. Yarın bir gün bilgisayarınızda bulunur da “gizli bilgileri, kişisel verileri bulundurma” suçlamasıyla (!) hakim karşısına çıkarsınız durup durup bana küfretmeyin…