Cuma akşamı Buca Kırıklar Cezaevi’nin önündeydik.
Başkalarını bilemem,
Ben tepeden tırnağa ıslandım…
Bindiğim arabanın koltuğu hala kurumamış oradan biliyorum.
Kalabalık bu sefer coşkulu, mutluydu…
21.00’de serbest kalacak denilen tutuklular 23.30’da ancak gün yüzü görebildi.
Karanlıkla karşılayanların yüzlerini pek seçemeseler de sokak lambaları ve telefonların yaydığı ışığa, bir de sevinç ışıkları eklenince ortalık bayağı aydınlandı…
***
O akşam 9 kişi salıverildi.
Dışarıdakilerin sevinci, kısa sürede haberleşip cezaevinin kapısına gelişi, yağmurda bekleyişi, yardımlaşması, çıkanlara gösterilen ilgi izlenmeye değerdi.
Pazartesi kalan 2 kişi de özgürlüğüne kavuştu.
Peki şimdi ne oldu?
Aklıma o fıkra geldi hemen…
***
Ağa sabah kalktığında kahyasına arabanın hazırlanmasını, şehre ineceğini söyler.
Kahya en iyi koşumlarla en iyi iki atı arabaya koşar.
Ağa ve kahya arabaya kurulurlar.
Ağa, “Şu atlara bak, şu arabaya bak, kimde var böylesi” diye düşünerek kasılmaktadır.
Aynı anda kahyanın da aklından, “Ömrüm el kapılarında geçecek, keşke şu at araba benim olsaydı” diye geçer.
Ağa birden bire, kahyadan arabayı durdurmasını ister.
Kahya arabayı durdurur.
Bu arada köyün dışına çıkmışlardır.
Ağa kahyasına dönerek, “Bu at arabanın senin olmasını ister misin?” diye sorar.
Kahya şaşkınlıktan gözleri yerlerinden fırlayacak gibi, “Şaka mı bu ağam” diye sorar.
Ağa hayır deyince, “Ağam benim atı alacak kadar param yok ki” der.
Ağa da “Para istemiyorum atın b.kunu ye bu atla araba senin olsun” der.
Kahya atın b.kunu yedikten sonra şehre doğru yola devam ederler.
Şehirden eve dönerken ağayı sıkıntı basar.
Ağa “Ben atla arabayı bu kahyaya verdim şimdi köylüye ne derim” diye kendine sorar.
Sonra dayanamayıp kahyaya;
“Kahya bu atla arabayı bana satarmısın?” diye sorar.
Kahya, “Satmam ama atın b.kunu yersen sana atla arabayı geri veririm” der.
Ağa da köylüye mahçup olmamak için atın b.kunu yer.
Köye yaklaştıkları sırada kahya gülmeye başlar.
Ağa merak edip “Kahya niye gülüyorsun?” der…
Kahya da ağaya dönüp, “Ağam, biz köyden çıkarken bu atla araba kimindi?” diye sorar.
Ağa cevap verir: “Benim…”
Kahya, “Şimdi köye geri gidiyoruz bu atla araba kimin?” diye devam eder.
Ağa tekrar cevaplar, “Benim…”
Kahya bombayı patlatır: “Ağam o zaman sen de ben de bu boku niye yedik?”
***
Daha iki hafta önce paralelci, ajan, örgütcü diye suçlayıp hapse atılan, yandaş medyada haklarında yazılmadık, çizilmedik neredeyse Bir şey kalmayan bu 11 kişi ne desin şimdi?
Hele hele 11 kişiyi serbest bırakan Ağır Ceza Mahkemesi’nin tutuklamalarla ilgili karar hakkındaki “hukuk garabeti” eleştirisini de okuyunca,
Aynen aklıma yukarıdaki fıkra geldi…
Hakikaten siz bu b.ku neden yediniz ki?